top of page
  • Yazarın fotoğrafıYiğit Buğra Alaybeyoğlu

Sokağa Çıkma Yasağının Hukuki Dayanağı Nedir? İçişleri Bakanlığı Genelgesi İle İlan Edilebilir Mi?

Güncelleme tarihi: 12 Ağu 2020




      Tüm dünyayı etkisi altına almış olan ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi sayılan corona virüs sebebiyle İçişleri Bakanlığının genelgesi ile şehirlerarası seyahat yasağı ile 11-12 Nisan tarihlerinde ülkemizde 30 büyükşehir ve Zonguldak ilinde sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Akabinde de takip eden hafta sonunda sokağa çıkma yasağının uygulanacağı yine İçişleri Bakanlığının genelgesi ile ilan edilmiştir.

        Ancak ülkenin içerisinde bulunduğu panik sebebiyle ilan edilen bu sokağa çıkma yasağı kararlarının hukuki niteliği üzerinde durulmamıştır. Her ne kadar salgınla mücadele amacıyla ilan edilen sokağa çıkma yasağının usulüne uygun olup olmadığının söz konusu can güvenliği olduğunda incelenmemesi makul bir sebebe dayansa da devlet tarafından yapılan iş ve işlemlerin hukuka uygun olarak yapılması, hukuk devletinin olmazsa olmaz bir parçası ve gereğidir.

          Anayasanın 13. Maddesi aynen: II. Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması (Değişik: 3/10/2001-4709/2 md.) Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” Hükmünü amirdir.

      Anayasanın söz konusu 13. Maddesi ile temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasının hak ve özgürlüklerin özüne dokunmadan, Anayasa ve ancak kanunla yapılabileceği belirtilmiştir. Buna göre sokağa çıkma yasağı ilan edilmesinin mevzuatımızda Anayasa ve kanun ile ne şekilde yapılabileceği ayrı ayrı incelenmelidir.

          Anayasada temel hak ve hürriyetlerin kısıtlanmasına olanak sağlayan haller 15. Madde de düzenlenmiştir. Ve bu madde metninden de olağan üstü hal durumlarında temel hak ve özgürlüklerin sınırlanabileceği anlaşılmaktadır. Ve yine Anayasa’nın 119. Maddesi ile de hangi durumlarda olağanüstü hal ilan edileceği ve ne gibi tedbirler alınacağı düzenlenmiştir.

       ANAYASA m. 15: "Savaş, seferberlik (...)10veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.

Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler (...)11dışında, kişinin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz."

ANAYASA m. 119: "Cumhurbaşkanı; savaş, savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi, seferberlik, ayaklanma, vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma, ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması, anayasal düzeni veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerinin ortaya çıkması, şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması, tabiî afet veya tehlikeli salgın hastalık ya da ağır ekonomik bunalımın ortaya çıkması hallerinde yurdun tamamında veya bir bölgesinde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir. Olağanüstü hal ilanı kararı, verildiği gün Resmî Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise derhal toplantıya çağırılır; Meclis gerekli gördüğü takdirde olağanüstü halin süresini kısaltabilir, uzatabilir veya olağanüstü hali kaldırabilir. Cumhurbaşkanının talebiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi her defasında dört ayı geçmemek üzere süreyi uzatabilir. Savaş hallerinde bu dört aylık süre aranmaz. Olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile 15 inci maddedeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya geçici olarak durdurulacağı, hangi hükümlerin uygulanacağı ve işlemlerin nasıl yürütüleceği kanunla düzenlenir. Olağanüstü hallerde Cumhurbaşkanı, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, 104 üncü maddenin onyedinci fıkrasının ikinci cümlesinde belirtilen sınırlamalara tabi olmaksızın Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Kanun hükmündeki bu kararnameler Resmî Gazetede yayımlanır, aynı gün Meclis onayına sunulur. Savaş ve mücbir sebeplerle Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplanamaması hâli hariç olmak üzere; olağanüstü hal sırasında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri üç ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülür ve karara bağlanır. Aksi halde olağanüstü hallerde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi kendiliğinden yürürlükten kalkar."

         Bu duruma göre temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan durumlardan olan sokağa çıkma yasağı anayasa dayanağında yalnızca olağan üstü hal ilan edilmesi durumunda Cumhurbaşkanlığı tarafından çıkartılacak kararname ile mümkündür.

      Peki, anayasada belirtildiği üzere temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması kanunla ne şekilde mümkündür?

       Mevzuatımızda özellikle salgın hastalıklar durumunda Sağlığın korunmasına ilişkin en temel kanun 1930 tarihli 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’dur. Nitekim İçişleri Bakanlığı tarafından ilan edilen sokağa çıkma yasağında da bu kanunun 27 ve 72. Maddeleri dayanak gösterilmiştir.

Umumi Hıfzıssıhha Kanunu sokağa çıkma yasağı ilan edilmesine imkân tanımaktadır. Ancak ne var ki bu kararın hangi makam tarafından alınacağı kanunun son maddesi olan 309. Maddesinde açıkça belirtilmiştir.

309. madde aynen: "Bu kanun hükümlerinin icrasına İcra Vekilleri Heyeti memurdur." Hükmünü amirdir.

       Buna göre; İçişleri Bakanlığı’nın genelgesine dayanak olarak gösterdiği Umumi Hıfzıssıhha Kanunu salgın hastalık durumunda sokağa çıkma yasağı tatbik edilmesine olanak tanımakla birlikte, bu kararı alma yetkisini müstakilen İçişleri Bakanlığına değil, Bakanlar Kuruluna vermiştir.

     Sonuç olarak; Anayasa ve kanunun verdiği yetki çerçevesinde İçişleri Bakanlığı’nın genelge ile sokağa çıkma yasağı ve seyahat yasağı ilan etme yetkisi mevzuatımızda düzenlenmemiştir. Bu yetki Bakanlar Kurulu’na veya OHAL durumunda Cumhurbaşkanlığına verilmiştir. Bu duruma hafta sonu sokağa çıkan birinin ya da şehir dışına çıkmak isteyen bir yapılan işlem de hukuki dayanaktan yoksun kalacaktır.

Her ne kadar İçişleri Bakanlığının ilan ettiği hafta sonu sokağa çıkma yasağı ve şehirlerarası seyahat yasağı mevzuatımıza uygun olmasa da toplum yararı ve sıhhati açısından uygulanması gereken bir karardır. Ancak ne var ki usulüne uygun olarak ilan edilmeyen bu yasaklar işyeri kapanan, çalışamayacak duruma gelen veyahut herhangi bir şekilde bu yasaklar sebebiyle zarara uğrayan kişiler açısından idare aleyhine tazminat konusu olabilecek ve idarenin ortaya çıkan zararı tazmin sonucunu doğurabilecektir.

182 görüntüleme0 yorum
bottom of page